27 Eylül 2007

Parmak fetişi

Tecrübe edilmeden yazılmıyor bu lanet olası. Sigaraya başladım yeniden. Unutmuşum nasıl olduğunu. Aralarda otlandığım fırtları saymıyorum. Onlar kaçamaktı. Şimdikiyse adı konmuş bir ilişki.

Markaları unutmuşum. Evde Camel vardı bir tane, şu soft olmayanlardan. İlk gece 6 tane içtim kahveyle birlikte çerez niyetine. Her içime çekişte ağzımın tadı kaçtı. Ama üflemesi yok mu! Üfledikten sonra canım çekmeye başladı iyice. Şerefsizin, damağımı ve geniz arkamı asfalt yalamışa çevirmesinin dışında bir sıkıntısı yok gibi şimdilik. İçerken keyif veriyor, içmediğimdeyse canımı yakıp kendini istettiriyor. Bir de verdiği rahatlığı özlemişim. Zehrin kaslarımı yumuşattığını hissedebiliyorum. Sanki biri masaj yapıyormuş gibi, kendimi kasap tezgahında dövülmekten folloş olmuş köfte gibi hissetmeme yol açıyor. Seviyorum bu hinliğini. Başka tatları hatırlatıyor bana. Kendi tadını ancak bu şekilde kamufle edebiliyor anlaşılan. Bir fahişe görevi görüyor. Arzulanmayanla yapılan sekste sözde özne konumunda. Gözlerimi kapatıp o tatları almamı sağlıyor. Hele üflerken... İşte, o zaman boşalıyorum. Bazen aşırı duman çıkardığımda kendimi erken boşalmış, başarısız addediyorum. Genelde içimde tutmaya çalışıyorum zevki geciktirmek için. Ondan sonra belli belirsiz bir duman yükseliyor havaya. Havada kadın silüetleri çizerek kayboluyor atmosfere. O kadınları soluduğumu hissettiriyor bana. Kül tablasına sertçe bastırıyorum parasını. O kadınlara asla sahip olamayacağımı bildiğim için aczimin acısını ondan çıkarmak istiyorum. Evi terk ettiğinden emin olana kadar ümüğünü sıkıyorum.

Zaman geçiyor ve yeniden sertleşiyorum. Yakıyorum bir tane daha...

Hiç yorum yok: